Wednesday, April 8, 2009

platonu da sevmem zaten


İbrahim Tatlıses gibi ne olsa salya sümük ağlayan, duygularının götürdüğü yere giden baba tarafıma hiç ama hiç çekmemişim. Aklımın iplerini salmam, duygularımla karar vermem. Bu yüzden zaman zaman pembe dizi tadına ulaşan ailemizde ufak bir Hulki Cevizoğlu rüzgarı estirmeme alıştılar. Olağan dışı şeyler de yaparım bolca, planlı asla değilim, ana göre karar değiştiririm. Ama öyle hissettiğim için değil, mantığım öyle buyurduğu içindir. Çoğu kişi hissizlikle ruhsuzlukla suçladı mamafih nafile. O yüzden de asla anlamadığım bir şey var: tek taraflı sevgi.

Önce meseleye mesafem futbol fanatizmiyle . Nasıl bu kadar sever ki insan hiçbir katkısı etkisi olmadığı bir şeyi. Yani ben saatlerce o topa ayağının bironda üç milim kenarıyla vursaydı diye tartışsam, defans oyuncusunun iç yan tendon bağlarındaki lezyonu araştırıp bu hafta oynayamayacak diye kendimi dağlasam, vay efendim sen nası bu maçı kazanamazsınız dersin diye birini doğrasam, sen bizim takıma laf ettin diye arkadaşımla kavga etsem takımıma katkım nedir? Sıfır. Yani televizyonunun başında höykürerek o maçı izleyen taraftarın takımına katkısı kocaman ve mutlak bir sıfır. O zaman başarıyı paylaşmak niye? Gol attık derken ben değil forvet attı o golü. Katkısı varsa kalan on kişinin, teknik elemenaların falan vardır. Öyleyse nasıl kazandık oluyor, ne yaptın ki sen. Kaldı ki insan nasıl bu kadar tek taraflı sevebilir ki? Senin hayatını ezberlediğin kariyerini başından takip ettiğin sakatlığıyla yıkıldığın attığı golle hopladığın aleyhinde konuşan arkadaşlarının sıtkını sıyırdığın o golcü senin patronun seni hergün düzenli olarak yağlı kazığa oturttuğunu, sevgilinin bu ayki muayyen döneminin gereğinden fazla uzadığını, ev kiranın kaç para olduğunu biliyor mu. Ya da bilse de zerre kadar umrunda olur mu. Yolda kıvranırken görse seni kafasını çevirmez mi? E sen manyak mısın o zaman?


daha fenası var, şarkıcı hayranları. tarkaaaaan diye üstünü başını paralayan ergenlerden bahsetmiyorum. onun zaten kulağından hormon damlıyor zavallım, yapabileceği en normal şey konserde histeri krizi geçirmek. Ben böyle kendini şarkıcıyla özdeşleştiren, hayatımda çok özel yeri var mikmik diye beynimi sevenlerden bahsediyorum. Onun şarkıları anlıyordur bir tek seni, yanlızken onun sesi destekliyordur falan fıstık. O zaman o şarkıcıyı değil şarkılarını seviyorsundur, şarkı söylediği kısım dışında hiç bilmediğin koca bir alan var, nasıl extrapolatele doldurursun ki orayı? Hiçbir anlam veremiyorum. Hele biri sezen aksu'dan "sezen çalıyordu radyoda" diye bahsedince, veya "okan'ın programını izledin mi" diyince güneş görmemiş yerlerimi ellemişler gibi oluyorum. Askerlik arkadaşı mübarek. Belki kameralar kapanınca burnunu karıştırıp masanın altına sürüyor ya da ağzını şapırdatarak yemek yiyor. Hiç tanımadığın ve seni hiç umursamayan birini bu kadar içselleştirmek pes doğrusu. Aynı futbolcu hesabı senin onu sevdiğinin onda biri kadar seviyor mu acaba "Şebnem" seni?

Aynı hislerim birebir aşık olup da açılamayan veya karşılık bulamayan ama yine de kıvrım kıvrım kıvrananlar için de geçerli ama o konuya pek giresim yok. Yine de ben seni sevilecek biri olarak görmüyorum diyen birine karşı nasıl hala aşk besler insan, bilemedim tabi. Bu arada Mecnun da Leyla'ya değil aşka aşıktı mealinde laflar edecekseniz yanlış blogdasınız zaten, sağ üstteki çarpıya tıklayıp gönül dostları şiir pınarı sitesini falan açın.

6 comments:

  1. sen ne anlarsin asktan sevgiden tavladan zaten

    ReplyDelete
  2. ruhsuzluk resmen, nerde bu sevgi pinari sitesi?

    ReplyDelete
  3. 9-yaşındayım-ve-büyüyünce-şımarmak-istiyorum: "Şımarık abla, bak deniz şurada daha güzel gözüküyor" [parmakla Fenerbahçe'de denize günışığının direkt vurduğu masmavi bir kısım gösterilir.]

    Şımarık Kız: "Sevgili 9YvBŞİ, aslında deniz rengini gökyüzünden alıyor. O yüzden, bak, bulutların kapattığı yerlerde koyu renk, güneşi direkt alan yerlerde mavmavi."

    9YvBŞİ'un Annesi: "Eh Şımarık, bu sayntifik metodun tabii ki bütün romantizmi battal eder. Çocuğuma da kötü örnek oluyorsun."



    Yalnız diilsin Hörb.

    ReplyDelete
  4. Sevgili Herb,

    Ancak Balkanlar'da bir otel odasında hasta oldum da fırsat buldum bu yazını okumaya. Seni nasıl anlıyorum, nasıl anlıyorum, anlatamam.
    Herkes bana da ruhsuz der birçok benzer sebepten. Evlenme sebebim olaraktan aşık oldum, ruh ikizimi buldum demekler yerine beraber yaşamak masraf azaltıyor ve ortaklıkla mülk edinme kolaylaşıyor, dediğim için hala kocam da dahil herkes beni titin totosuna sokup sokup çıkarır.

    Ama bak, sen de toprak burcusun. Yükselenin de toprak. Boğa/Oğlak'tan his fışkırmaz maalesef. Biz de böyleyiz. Naparsın.

    Hafiye

    ReplyDelete
  5. Siyahın zindan olsun beyaz aydınlık
    herkese nasip olmaz beşiktaşlılık.

    Ben bugün bunu gördüm.

    Şebnem sevene yakışır zaten.
    Taraf? karşılık? pıf...

    ReplyDelete